Acıbadem Sağlık Grubu

Acıbadem Sağlık Grubu

 

Sakatlanmamak için 4 öneri

Egzersize Yavaş Başlayın

Spora 6 aydan fazla ara verdiyseniz öncelikle kaslarınızı egzersize hazırlamanız gerekir. Aksi takdirde kas yırtıklarına ya da kas içinde yaralanmalara neden olabilir. Spordan önce mutlaka esneme hareketlerini yapın ve çok ağır tempoyla egzersize başlamayın. Yürümeden koşmak ya da bisiklette birden hızlanmak kaslarınıza ağır zararlar verebilir.

Eski Yaraların kapandığına emin olun

Daha önceden geçirmiş olduğunuz menisküs, burkulma ya da zedelenme gibi bir sağlık probleminiz varsa bu sorunların tamamen ortadan kalktığına emin olmanız gerekiyor. Aksi takdirde ufak bir travma bu problemlerin geri gelmesine neden olabilir.

Bol Sıvı Tüketin

Sürekli egzersiz yapıyorsanız kemik ve kıkırdaklarınızın güçlü olması şarttır. Bunun için de vücudun elektrolit dengesinin korunması çok önemlidir. Muz ve kayısı gibi gıdaları spordan önce yiyebildiğiniz gibi spor sırasında da tüketebilirsiniz. Ayrıca sporcular için özel olarak hazırlanan elektrolitli sular da hem performans artırır, hem de kas kuvvetini sağlar. Spor yapan insanların terle kaybettikleri mineralleri geri kazanabilmeleri için bol su içmeleri de gerekir. Bu şekilde sakatlanmalara karşı da önlem alınabilir.

Karbonhidratlı spordan 2 saat önce yiyin

Karbonhidratlı yiyecekler kasları uzun süreli aktiviteye hazırlar. Spora başlamadan 1-2 saat önce karbonhidratlı ürünlerden tüketmek bu nedenle önem taşır. Karbonhidratlı ürünler için de glisemik indeksi düşük esmer pirinç ya da kepekli makarna gibi ürünleri tercih edebilirsiniz.

Link: http://www.acibadem.com.tr/Hayat/BilgiGalerisi/sakatlanmamanin-7-kurali 

 

Sporcularda en sık rastlanan 5 sakatlık

  1. Adale ve tendon sakatlıkları

Adale ve tendon sakatlıklarının, 40 yaşının üstündekilerde veya spora belli bir süre ara verdikten sonra tekrar başlayan kişilerde ortaya çıkma riski ve sıklığı daha yüksektir. Bu sakatlıkların başında parmak ucuna kalkmamızı sağlayan aşil tendonu kopması gelir.

DİKKAT: Yaşınıza ve sağlık durumunuza uygun spor dallarını tercih edin. Özellikle daha önce spor yapmışsanız ve bir süre sonra da ara vermişseniz, tekrar başlamadan önce bir hazırlık döneminden geçin.

  1. Kıkırdak Yaralanmaları

Kıkırdak problemli bir dokudur. Damarı olmadığından kendini besleyemese de, eklem sıvısından beslenir. Kıkırdakla ilgili bir sorun yaşandığında, siniri olmadığı için her zaman ağrı olarak kendini belli edemez. En büyük sorunlar, geç tanı konması ve tanı konduktan sonra kıkırdağın beslenme imkânının kısıtlı olması nedeniyle, kıkırdak dokunun tam iyileşmesinde yaşanan sıkıntılardır. Bu sorun, vücut dengesine çok dikkat etmeden spor yapanlarda eklemlerin zamanla aşınması şeklinde ortaya çıkar.

DİKKAT: Kıkırdak ile ilgili sağlık sorunlarından korunmak için aynı hareketlerin tekrarlarından oluşan yüzme ve yürüyüş gibi sporları düzenli yapın.

  1. Bağ Yaralanmaları

Bağ yaralanmalarında aklımıza büyük eklemler ve özellikle daha sık yaralandığı için diz gelir. Diz eklemi deyince de en sık rastlanan sorun "ön çapraz bağ yırtığı"dır. Bu bölge dikiş tutmaz, kendini tedavi edemez. Bu yüzden ameliyatla doku nakli zorunlu olur.

DİKKAT: Adaleler ısınınca bağa gelen güç azalır. Bu yüzden spora başlamadan önce mutlaka ısınma hareketlerini yapmak ve eklemleri korumak gerekir. Ayrıca zeminin de yapılan spora uygun olması çok önemlidir.

  1. Menisküs Yırtıkları

Menisküs, kıkırdak yapıda bir dokudur. Diz ekleminin içinde yer alır ve eklem yüzeylerinin birbirleriyle uyumunu sağlar. Gençlerde spor yaparken olan yırtıklara “travmatik yırtıklar” denir. 40 yaşından sonra ise spor esnasında olmasa dahi, aşınma yırtıkları meydana gelebilir. Genç yaşlardaki yırtıklarda dikiş atılarak menisküs dokusu korunmaya çalışılır.

DİKKAT: İleri yaşlarda limitleri zorlayarak spor yapılırsa menisküste yırtılma meydana gelebilir. Spor yaparken kemik yapısının durumu, kilo, daha önce spor yapılıp yapılmadığı ve yapısal durumlar önemli hale gelir.

  1. Burkulmalar

Ayak bileği burkulması çok sık rastlanan bir durumdur. Bilek, bütün vücudun yükünü taşıdığı için basit bir burkulmada dahi gelen yük, fazla olduğu için bileğin dış tarafındaki bağlar yırtılabilir.

DİKKAT: Burkulma ilk seferde iyi tedavi edilmezse, ayak bileğinde hep bir sorun olacaktır. Bu da sık burkulan ayak bileği anlamına gelir. Sık burkulan ayak bileği diğer dokuların da hasar görmesine neden olabilir.

Link: http://www.acibadem.com.tr/Hayat/BilgiGalerisi/sporcularda-en-sik-rastlanan-5-sakatlik

 

Dikkat, bu diyetler kas kaybına neden oluyor!

Her vücut belli bir yağ, kas ve su oranına sahiptir. Ayrıca her vücudun belli bir kilo verebilme kapasitesi vardır. Metabolizmanın çalışabilmesi ve vücudun günlük fonksiyonlarını yerine getirebilmesi için enerjiye ihtiyacı var. Ancak zayıflamak için kalori çok düşürüldüğünde enerji ihtiyacı karaciğerdeki ve kaslardaki şekerden sağlanır. Bu da uzun sürede kas kaybına yol açar. Aynı zamanda düşük karbonhidrat ile çok protein içeren diyetler de kas kaybıyla sonuçlanır. Bunun nedeni vücudun enerjisiz kaldığında kasta bulunan depo şekeri kullanmasıdır. Yüksek karbonhidrat ile az protein de yine kas kaybına yol açan diyet türünü oluşturur. Çünkü kaslar protein yapısında oldukları için yeterli proteini sağlamak gerekir.

Link: http://www.acibadem.com.tr/Hayat/Bilgi/dikkat-bu-diyetler-kas-kaybina-neden-oluyor

 

Soğuk havada spor yaparken bunlara dikkat!

Açık Havada Egzersiz ile Vücut Zindeliğiniz Artar

Her gün düzenli yapılan egzersizin faydalı etkileri saymakla bitmiyor. Kan basıncında düşme, ritimde düzelme, kiloda azalma, nefesin açılması, diyabet hastalığı riskinin azalması, vücut direncinin artması ve en önemlisi de kalp krizi riskinin azalması, düzenli egzersizin olumlu etkilerinden. Özellikle bahar ve yaz döneminde daha düzenli olarak yapılan egzersizler, havanın soğumasıyla birlikte ve kış aylarında sıklıkla ihmal edilip bırakılıyor. Kimileri ise kapalı mekanlarda egzersiz yapmayı tercih ediyor. Oysa gerekli önlemler alınarak kış şartlarında açık havada rahatlıkla egzersiz yapılabilir. Çünkü açık havada yapılacak egzersiz ile vücut zindeliği artar, kaygı ve depresif yapıda düzelme olur ve moral yükselir. Ayrıca soğuk havanın getirdiği ek yük nedeniyle kışın yapılan egzersizlerde daha çok kalori harcanır. Peki soğuk havada spor yaparken nelere dikkat etmelisiniz?

Vücut Isınızı Koruyan Sporlar Yapın

Hızlı tempolu yürüyüşler, koşu, bisiklet, buz pateni ve kayak ile orta ve yüksek derecede egzersizlerde önemli miktarda ısı açığa çıktığı için vücudun soğuktan etkilenme oranı daha düşük olur. Bunun aksine yavaş tempolu yürüyüş yaparken açığa çıkan ısı miktarı az olduğundan vücut ısısını korumak zorlaşabilir ve bu nedenle soğuk havalarda tercih edilmemesi gerekir.

Isınma ve Soğuma İşlemini Kapalı Ortamda geçirin

Soğuk havaya çıkmadan önce, kapalı ortamda, en az 5 dakika ısınma hareketi yapın. Dışarıya çıktıktan sonra sporun ağırlık derecesini kademeli olarak artırın. İlk 10 dakikada hafif tempoda yapın ve 5 dakikada bir, 30 saniye dinlenin. Spora ara verdiğiniz an vücut ısınız hızlıca düşmeye başlayacağı için soğuma süresini kapalı ortamda geçirin.

Vücut Sıcaklığınız 37 Derece Kalacak Şekilde Giyinin

Kışın spor yaparken dikkat edilmesi gereken en önemli konu, bilinçli giyinmek. Hava kaç derece olursa olsun, vücut sıcaklığınızı 37 derecede tutmaya yönelik tedbir alın. Aksi halde vücudunuzun sıcaklık düzeni değişir ve soğuk havanın bütün olumsuz etkilerine karşı vücut savunmasız kalır.

Bu noktada yapılan en büyük hata ise çok kalın giyinmektir. Çünkü kalın giyinmek erken dönemde terleme, soğuma ve üşümeyle sonlanır. Bunun sonucunda da vücut hem direncini kaybedip enfeksiyonlara karşı savunmasız hale gelir hem de sporun erkenden sonlanmasına yol açar. Kat kat giyinmeye özen gösterin. Böylelikle ısındıkça üstünüzdeki kıyafetleri çıkarabilir ve dinlenmeyle birlikte tekrar giyebilirsiniz.

Terletmeyen sentetik içlik üzerine, ısıyı koruyacak yünlü bir elbise ve en dışa su geçirmez kaban giyin. Pamuklu iç giyim teri emeceği için önerilmez.

Isı kaybının yüzde 50’si baş boyun bölgesinden gerçekleştiği için mutlaka şapka, bere ve boyunluk kullanın.

Çok soğuk havalarda kar maskesiyle ağız ve burnunuzu kapatmanız soluyacağınız havayı nemlendirerek, fayda sağlar. Solunan havanın nemlenmesi ve ısınması ile nefes darlığı şikayetleri azalır.

Işığı yansıtacak açık renk giysiler giyin, böylelikle vücudunuzun oluşturacağı ısı dış ortama daha rahat verilebilir.

Ellerinizi eldivenle koruyun. Isıyı tutacak çoraplar tercih edin.

Ayakkabılarınızın kaymayı ve düşmeyi azaltacak özelliklere sahip olmasına dikkat edin.

Bol Su İçin

Kış sporlarında da yaz mevsimiyle karşılaştırılacak kadar sıvı kaybı olur. Üstelik bu durum çoğunlukla fark edilmez. Bu nedenle mutlaka bol miktarda su tüketmeye özen gösterin. Meyve suları ve enerji içecekleri, içerdikleri karbonhidrat nedeniyle önerilmez. Alkollü içecekleri de sıvı kaybını arttıracağı için spor öncesinde tüketmekten kaçının.

10 Dakika Sonra Duş Alın

Öncelikle terin vücut üzerinde soğumasını engellemek için spor sonrasında içliğinizi mutlaka değiştirin. Spordan sonra, 10 dakikalık soğuma periyodu sonrasında duş alabilirsiniz. Duşta vücut üzerindeki terin soğuması engellenir, ortaya çıkan ısı stabilize edilir ve ani soğuma önlenmiş olur.

Link: http://www.acibadem.com.tr/Hayat/BilgiGalerisi/soguk-havada-spor-yaparken-bunlara-dikkat

Spor yapanların 5 beslenme hatası

Düzenli yapılan spor ve egzersiz, aynı zamanda ince ve fit bir vücuda da zemin hazırlar. Ancak spor yapanların bir o kadar da sağlıklı ve dengeli beslenmeye dikkat etmeleri gerekir. Aksi halde bilinçsizce yapılan diyetler ve vücudun ihtiyaç duyduğu bazı enerji kaynaklarında kısıtlamaya gitmek, fayda yerine zarara yol açar. Spor yapanların düştüğü 9 beslenme hatasını şöyle sıralayabiliriz.

Yağ Alımını Aşırı Kısıtlamak

Siz siz olun "kas yapacağım" derken göz çıkarmayın! Zira vücut geliştirmeye yönelik egzersiz yapan kişilerde en önemli beslenme hatalarından birisi, yağ tüketimini aşırı kısıtlamaktır. Yağlar vücutta hormonların yapısında bulunmakla birlikte, özellikle bağışıklık sistemi, üreme sağlığı, kemik gelişimi, hücre yenilenmesi ve kan pıhtılaşması gibi temel fonksiyonları olan A, D, E ve K vitaminlerinin vücut tarafından kullanılmasını sağlar. Spor yapan kişiler günlük enerjilerinin yaklaşık yüzde 20'sini yağlardan sağlar.

Karbonhidrat Tüketimini Azaltmak

Karbonhidrat içeren tam tahıllı besinler, makarna, pirinç, bulgur, karabuğday, kinoa, sebze ve meyve gibi besinlerin uygun miktarlarda tüketilmesi egzersizden en yüksek faydayı sağlayabilmek için oldukça önemli. Tam tahıllı besinler sayesinde egzersiz sırasında kasta bulunan glikojen yani bir nevi şeker depolarının hızlı boşalması ve buna bağlı oluşan egzersiz sırasındaki yorgunluk oluşumu önlenir. Kan şekerinin ani düşmesinin de önüne geçilir. Ayrıca, yapılan egzersiz türüne bağlı olmakla birlikte uygun karbonhidrat tüketimi ile kas gelişimi desteklenir.

Aşırı Protein Tüketmek

Özellikle güce dayalı egzersiz yapan kişiler vücutlarının en çok proteine ihtiyaç duyduğu düşüncesiyle, yüksek oranda yağ ve kolesterol de içeren hayvansal kaynaklı yumurta, et gibi besin kaynaklarını artırırlar. Hatta bunlarla da yetinmeyip dışarıdan protein takviyeleri alabilirler. Oysa halter, boks, vücut geliştirme gibi spor dallarında günlük tüketilen enerjinin yarısı karbonhidrat, yüzde 30’u proteinden sağlanır. Bununla birlikte vücudumuzun protein ihtiyacı en fazla, ağırlığımız başına 1,7 gram. Yani 70 kilogram vücut ağırlığı olan bir sporcu için en çok 117 gramdır. Dengeli beslenme ile bu değere ulaşabilmek mümkün.

Yetersiz Sıvı Tüketimi

Egzersiz öncesinde, sırasında ve sonrasında uygun sıvı tüketimi yorgunluğun geciktirilmesi, kas kramplarının önlenmesi, konsantrasyonun arttırılması ve sakatlıkların önlenmesi gibi önemli faydalar sağlar. Egzersiz sırasında kaybedilen suyun yerine konabilmesi için özellikle 1 saati geçmeyen egzersizlerde en uygun içecek sudur. Egzersiz süresince ortalama her 20 dakikada 1 su bardağı yani 200 ml su tüketmek yeterli. Egzersiz sonrasında ise kaybedilen sıvıyı ilk 4 saat içerisinde su, ayran, süt, çorba, mineralli su gibi içeceklerle karşılamak performansın sürekliliği için önemli.

Beslenme İçeriğine Dikkat Etmemek

Egzersiz sonrasında vücudun en önemli ihtiyacı sağlıklı karbonhidratlar, protein ve sıvı alımı. Egzersizin vücudunuzda yarattığı değişimleri eski haline getirmek yani toparlanma için egzersizden sonra 30-60 dakika arasında besin tüketiminin sağlanması önemli. Egzersizden sonra meyve ile birlikte süt, sandviç ile ayran gibi ara öğün ve en geç 1 saat sonrasında çorba, et grubu besin, makarna, pilav gibi tahıllar, sebze yemekleri ve yoğurt, ayran gibi besinler uygun seçimler olarak karşımıza çıkar.

Link: http://www.acibadem.com.tr/Hayat/BilgiGalerisi/spor-yapanlarin-9-beslenme-hatasi

 

Stres Kırığı

Antrenmanda duyduğunuz her ağrıyı iyiye yormayın. Farkında olmadan işi doz aşımına vardırabilir, programınızı sekteye uğratacak sakatlıklar yaşayabilirsiniz. En yaygın sakatlıklardan biri olan stres kırığının nedenlerini ve kaçış yollarını Acıbadem Fulya Hastanesi’nden Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı ve Spor Hekimi Prof. Dr. S. Tolga Aydoğ’a sorduk. Sağlıklı ve sürdürülebilir bir spor hayatı için Aydoğ’a kulak verin.

Stres kırığı nedir?

“Stres kırığı, antrenman düzeyinizi toparlama potansiyelinizin üzerine taşıdığınızda, bazı kemiklere aşırı yük binmesiyle oluşan kırıklardır. Kol ve bacak gibi uzun kemikler başta olmak üzere, omurga ve kaburgada da sıkça görülür.”

Stres kırığı nasıl oluşur?

“Stres kırığı ilk etapta kemik ödemi olarak başlar. Tıpkı yumuşak dokulardaki gibi veya herhangi bir kasınız bir yere çarptığında oluşan ödem gibi, kemiğin içinde ödem dokusu oluşabilir. Ödemin peşi sıra çatlak meydana gelir. Eğer aynı bölgeye yük bindirmeye devam ederseniz, kalça ve kaval kemiği gibi riskli bölgelerde kırıklar oluşması kaçınılmaz olur. Çatlak veya kırık şeklinde oluşabilen stres kırığı, temelde antrenman dozunun, şiddetinin ve sıklığının iyi planlanmamış olmasından kaynaklanır. Bu kısa vadede de, uzun vadede de olabilir.”

Hassas noktamız neresi?

“İlgilendiğiniz spora göre değişir. Koşuyorsanız veya zıplamanız gerekiyorsa alt ekstremite (vücudun kalçadan ayağa kadar olan bölümü) en riskli bölgedir. Yani, ayak, uyluk veya kaval kemiği çevresi en hassas noktalar. Özellikle geriye doğru gidilen, topa vuruş yapmak için devamlı gövdenizi geriye almanız gereken voleybol ile sürekli ağırlık kaldırdığınız, çok tekrarlı deadlift ve squat egzersizleri yaptığınız halterde bel omurlarınız risk altındadır. Stres kırığının en sık görüldüğü branşlardan kürek sporunda ise, kaburga ve ön kollarınız tehlike altındadır. Boksa gelince, tekdüze bir spor dalı olmasa da alt ekstremite ve üst kollara ciddi yük bindirdiğinden ayak, uyluk ve kaval kemiğini riske sokar. Kısacası, neresi yük altındaysa orada problem çıkma ihtimali artar.”

Stres kırığı nasıl anlaşılır?

“Ne yazık ki bu ağrıyı incinme ağrısından ayırmak çok güç. Çoğunlukla antrenmandan sonra küt bir ağrı olarak yaşarsınız ve işin kötüsü, erken dönemde doktora görünme ihtiyacı duymayacağınız

düzeyde seyreder. Bu da ağrılarınızı başta önemsememenize, durumun daha tehlikeli hâle gelmesine yol açabiliyor. Hele de ağrıdan zevk alan bir spor düşkünü, ağrıların üzerine gittikçe sorunu büyütebilir. Bir süre sonra sıkça tekrarladığınız ve stres kırığına yol açan egzersiz her neyse, onu yapmanızı engelleyen boyutta bir ağrı ortaya çıkar. Egzersizi kestiğinizde başlangıçta ağrınız geçse de, bir süre sonra egzersizi bırakmış olsanız bile ağrınız devamlılık kazanabilir. Bu da işin ciddileştiğinin göstergesidir. Kemik ödeminin ötesine geçip kırık oluştuğunda ise kırık bulgularıyla karşılaşıyoruz.”

Yolun sonu ameliyat mı?

“Erken dönemde yapacağınız şey, yük altında kalan bölgedeki baskıyı azaltmak. Örneğin koşarken ortaya çıkan bir ağrıysa koşmayı kesip yürümeyi sürdürün. Hem koşarken hem yürürken ağrı duyuyorsanız, bu stres kırığınızın ağırlaştığını gösterir. Bu durumda doktorunuzun elinize bir baston vermesi muhtemeldir. Bir baston yetmiyorsa, reçeteniz iki bastona çıkabilir. Tabii bu yöntemler kemik ödemi ve çatlaklar için geçerli. Eğer kemikte gerçek anlamda bir kırık olduysa, o zaman alçıya alma ya da ameliyatla o bölgeyi destekleme yoluna gidilebiliyor. Kaval kemiği ve uyluk kemiğinin topuzu (femur) ile ayaktaki naviküler kemiği gibi bazı kemikler narin bir karaktere sahiptir. Dikkat etmezseniz buradaki kırıklar sizi tahmin ettiğinizden daha kısa sürede ameliyat masasına yatırabilir.”

Ne zaman sahalara döneriz?

“Erken teşhis burada çok önemli. Ne kadar erken farkına varır ve önlemini almaya başlarsanız, o kadar erken toparlanırsınız. Eğer kemik ödemi safhasında fark ederseniz, ortalama iki ay içinde şikâyetleriniz bitip, spora dönüş yapabilirsiniz. Ama ödem MR cihazında ancak altı ay sonra kaybolmaya başlar. Kırık söz konusu ise altı aydan bahsedebiliriz.”

Sessiz sedasız geçer mi?

Mümkün. Örneğin, egzersiz sırasında ağrı duydunuz ve egzersizi bıraktınız. Bu, yük bindirdiğiniz bölgeyi rahatlatarak iyileşmesini olanak veriyor. Yani, tedaviyi bir şekilde kendi kendinize yapmış oluyorsunuz. Biz de ödem safhasında hastaya alçı yerine baston öneriyoruz. Eğer yüklenmeyi yeterince keserseniz, bir süre sonra tamamıyla iyileşebilir.”

Link: http://www.menshealth.com.tr/stres-kirigi-dosyasi/

 

Ayak bileği burkulmalarında yapılması gerekenler

Ayak bileği burkulmalarının oluşumundan bahseden Dr. Tolga Aydoğ; “Ayak bileği burkulması, yere düşme sırasında hareketin eklemin normal sınırlarını aşmasına bağlı olarak ayak bileği bağlarının gerilmesi ve yırtılmasına verilen isimdir. Doğası gereği yere düşme sırasında ayağın dış kısmı daha önce, iç kısmı ise daha sonra yere temas eder. Eğer bu hareketin kontrolünde sıkıntı olursa, ayağın içinin yere basışı sağlanamaz ve ayak bileğinin içe doğru dönmesine ve dış tarafta hareketi kontrol eden bağların gerilmesine neden olur. Ayak bileği burkulmalarının yüzde 80’i ayak bileğinin dış kısmında oluşur” dedi.

Ayak bileği burkulmalarının üç derecede sınıflandırıldığını belirten Dr. Tolga Aydoğ; bunları şu şekilde sıraladı: 

•    Ayak bileği bağları zorlanması

•    Ayak bileği bağlarının kısmi yırtığı

•    Ayak bileği bağlarının tam yırtığı

Ayak bileği burkulmalarının muayenesinin ayak bileği hareketlerinin kısıtlanması, ayak bileğinde şişme, ayak bileği bağlarının yetersizliğinin/yeterliliğinin muayenesini içerdiğini belirten Doç. Dr. Tolga Aydoğ, “Burada en önemli husus, ayak bileği bağ yaralanması sırasında kemikte kırık olup olmadığına karar verilmesidir. Hastanın durumu röntgenle anlaşılabilir” dedi.

Ayak bileği yaralanmalarının erken tedavisinin diğer yumuşak doku yaralanmalarına benzediğini ifade eden Dr. Tolga Aydoğ, tedavide uygulanması gereken dört ana prensibi şöyle sıraladı:

1.    Dinlenme: Ağrılı hareketleri yapmayacak ama ağrısız hareketlere izin verecek düzeyde istirahat, sporcularda çok nadiren alçı uygulaması gerekir.

2.    Buz uygulama: Her seferinde 20 dakika olmak üzere iki saatte bir, yada saatte bir 10 dakika 

3.    Kompresyon: Elastik bandaj veya ayak bileği koruyucusu

4.    Ayağı yukarı kaldırma: Ayağın kalp hizasından yukarıya kaldırılarak yatılması

“Erken dönemde uygulanan bu tedaviler sonrası, kişinin kas kuvvetini ve daha da önemlisi dengesini geri kazandırmak gerekir. Dolayısı ile tedavide bu iki hususa çok önem vermek gerekir” diyen Doç. Dr. Aydoğ ayrıca “Unutulmaması gereken en önemli konu, tedavinin kişiye özel olarak planlanması gerektiğidir” dedi.

Link: http://www.haberturk.com/saglik/haber/549751-ayak-bilegi-burkulmalarinda-yapilmasi-gerekenler